SON MEKTUP: SON UMUT
O sabah uyandığında kendini çok yalnız hissetmiştin. Yüzüne bakmıyor, seninle konuşmuyordum. Konuşmam lazımdı oysa, değil mi? Eski günlerdeki gibi yüzümde o kocaman tebessümle sana ''günaydın'' demem gerekirdi. Çok sevdiğini söylüyordun o zamanlar, yüzümdeki o tebessümü... Şimdilerde yok ettiğin... Bana karşı olan bu 'zulmüne' artık 'neden' soruları yöneltmiyordum. Ben artık anlamıştım. Aramızdaki aşkın değil de umudun bittiğini. Seni terk edecektim.
Korkuyordun. O mütemadi endişen gözlerinden volkan olmuş taşıyordu. Saklamıyordun ama dile de getiremiyordun. Seni terk edeceğimi anlamıştın. Neden hep böyleydin? Yaşamını fütursuzca ilerleten sen, olmasını istemediğin bir şeyle karşılaştığında neden bir çocuk gibi köşeye sinerdin? Hiçbir şeyi umursamayan sen, gideceğimi anladığında neden yalvaran gözlerle bakıp da tek söz söylemedin? Korktun. Sen hep korktun. O cevval gururuna zeval gelmesinden mütemadiyen kaçınan sen, sana gerçekleri haykırırım diye korktun. Sen de farkındaydın her şeyin ama duymak bir kurşun olacaktı gururdan yontulmuş mermer kalbine...
Yataktan sana hiçbir şey söylemeden kalkınca ağlamaklı olmuştun. Biliyordun, o gün gideceğimi çok iyi biliyordun. Sen kendini kandırmazdın, gideceğimi biliyor ama gitmememi diliyordun. Dudaklarında sürekli bir kıpırtı. Tanrıdan bir şeyler diliyordun. Tanrı... Yaratılmış olmanın acziyeti o gururunu ezerdi senin. Sen de inkâr ederdin. Fakat işte belki de ilk defa gururunu geride bırakıyordun. Çok geçti...
Ben günümü her zamanki gibi geçirdim, her şey aynıymış gibi. Zaten aynıydı her şey benim için. Seninse bir kıyametin ardından doğacak yeni düzenin belirsizliğinin dehşetiyle geçiyordu zamanın. Kahvaltı hazırlamıştım. Sen üç yumurta yerdin sadece, sevdiğin gibi yapıp koymuştum masaya. Benimse kahvahtım mükellef olmalıydı. Öyle yapmıştım. Ben iştahla yerken sen bir yandan bendeki bu iştaha şaşıyor bir yandan da başın önünde yumurtalarınla oynuyordun. Korkun iştahını da kaçırmıştı.
Gün ilerliyordu. Gideceğim anın gelmesinden korkuyordun. Dalıyordun. Bana yaşattıklarından pişmanlık mı duyuyordun? Gururun nedametine de engel olabiliyor muydu, merak ediyordum.
Günlük işlerimi yapıyordum. Sen de elinde kâğıtlarla çalışıyordun. Daha doğrusu çalışır gibi yapıyordun. Aramızdaki sessizlik seni korkutuyordu. Kâğıtları karıştırarak yapay bir sesle ortamı yumuşatmaya çalışıyordun kendince. Fakat çıkardığın o ses sana sessizlikten daha korkunç geliyordu, biliyordum. Ben sana dair her şeyi biliyordum. Sense bana dair her şeyde soru işaretleriyle doluydun. Çünkü gururluydun. Düşünüyorum da benimle neden evlenmiştin?
Odamıza geçmiştim. Adımlarının seslerini duyabiliyordum. Kapıya gelip içeriyi dinliyordun. Ne yaptığımı merak ediyordun. ''Seni terk edeceğim zaman mı gelmişti yoksa? Valiz mi hazırlıyordum? Nasıl gidecektim? Sana veda edecek miydim?.. '' Daha nicesi geçiyordu aklından, biliyordum.
Zaman geçmişti. Suskun oturmaya devam ediyorduk. Bakışlarında bir kıvılcım çakmıştı. Gururun tekrar şaha kalkmıştı, görebiliyordum. Benim seni terk etmemden önce atağa geçmeliydin. İnce hesapların adamıydın sen. Çünkü gururun bunu gerektiriyordu. Ama bulamıyordun işte. Çünkü sezmiştin. Seni terk edeceğimi sezmiştin ve ne yaparsan yap içten içe ezilecektin. Şimdi o kıvılcım titriyordu. Bundan sonra ya sönecek ya da harlanacaktı. Söndü seninki. Korkun söndürdü. Tekrar köşeye sindin. Neden bu kadar korkuyordun?
Akşam oluyordu. İkimiz de sessizce geçirmiştik günü. Sana tek kelime etmemiştim. Sen de etmemiştin. Mutfağa gidip sevdiğin gibi kahve pişirmiştim sana. Son kez. Çünkü her şeye rağmen ben yine de aramızda bir hatır kalsın istiyordum. Bana tüm yaşattıklarına, yaşatman gerekip de yaşatmadıklarına rağmen. Kahveyi önüne koyduğumdaki bakışın hâlâ aklımdadır. Bir anlık umut yeşermişti gözlerinde. Mahzun tebessüm etmiştim bense. Çünkü o kırılgan umudun benim son zamanlarımdaki umutlarımın aynısıydı. Fakat işte geç kalınmış bir umuttan ibaretti. Arkamı döndüğümde umudunun kırılma sesini duymuştum. Aynısıydı benimkilerin. Sen de anlamıştın, sana olan aşkım değil umudum bitmişti. Anahtarımı alarak seni kahveden çıkan dumanla baş başa bırakmıştım... Umut bitmişti. Seni terk etmiştim...
***
Bugün de hâlâ düşündüğüm bir nokta vardır. Gururunu bir kenara bırakıp o anahtarı neden aldığımı hiç düşündün mü?
Ebedi sevgilerimle...
Yorumlar
Yorum Gönder